5/28/2017

Esir Şarkılar Vadisi - Kimberley Freeman || Kitap Yorumu

Mayıs 28, 2017 1 Yorum
Kozmokitap

           
                                  Geçmişi unut, geleceği kucakla... 
   Kimberley Freeman'ın kitaplarını okumayı çok seviyoru. Şu ana kadar okuduğum kitaplar beni hiç pişman etmediler ve hepsine bayıldım. Kor Adası , Zümrüt Şelaleleri  ver Kır Çiçeği Tepesi  Okuduğum bu üç kitap da birbirinden güzeldi.

   Yazarın kitaplarındaki ortak nokta geçmiş ve günümüzün harmanlanmış olması ve bu iki zaman arasındaki bağlantılar. Çoğu kitapta bir geçmiş bir gelecek yaptıkları zaman rahatsız olsam da Kimberley Freeman'ın tarzı beni rahatsız etmiyor aksine hoşuma gidiyor.

   Kimberley Freeman'ın yeni kitabı çıkacağını duyduğum zaman çok mutlu oldum. Yazarın kalemini özlemiştim. Kitabın 800 küsur sayfa olduğunu öğrenince gözüm korktu. Hele kitabı alıp da elimdeki kapkalın kitabı görünce başlamaya bile korktum :))İki gün kitaplığımda durduktan sonra merak edip elime aldım ve bir buçuk günde bitirdim. Yanlış okumadınız !! O kapkalın kitap elime geçince bırakamadım. Akşam okumaya başladım ve ertesi gün öğlen bitmişti....

 Esir Şarkılar Vadisi de yazarın diğer kitaplarındaki gibi farklı zamanlarda geçiyor : 1997,1969,1975,1939 gibi .

       Bu aynı zamanda bir başka kadının hayatını nasıl çaldığımın hikayesiydi...

   Kitabın konusundan da kısaca bahsedersem: Ellie Almanya'da yaşayan bir genç kız. Çocukluğundan beri hep müzik eğitimi almış babasında. Babası onu ileride büyük bir Opera sanatçısı olabilmesi için her türlü eğitimi veriyor ve baskıyı yapıyor. Genç kızın sesi ise muhteşem ve bu konuda yeteneği de var...

Kozmokitap


   Penny ise Londra'da yaşayan bir kız. Ellie ile aynı yaştalar. O da ünlü bir pop müzik starı. Menajeri Goerge onun için her şeyin en iyisini istemekte ve beraber çok yakın olarak çalışmaktadırlar.

   Bu iki kızın ortak noktası müzik ve birbirlerine olan benzerlikleri... Penny biraz uzaklaşmak için İspanya'ya gidince onun yerine , ona çok benzeyen Ellie'nin geçmesi için George onunla bir anlaşma yapar ve kitaptaki olaylar da böylece hızlanmaya başlar....

   Bazen bir kağıt kalem alıp ona zarar vermek isteyecek potansiyeldeki insanların ve kötü sonuç doğurabilecek olayların listesini yapıyordu, ancak endişeleri de  uzayan satırlarla birlikte artıyordu. 

    Esir Şarkılar Vadisi okurken karakterlerin yaptıkları hataları ve yanlış seçimleri okudukça düşünmeye başlıyorsunuz. Şu anda verdiğimiz kararlar da doğru mu ?? Ya da doğru gibi görünen kararlar ileride pişmanlığı sebep olabilir mi??  Kitabı okuduktan sonra konunun hiç de yabancısı olmadığını hissedeceksiniz. Çünkü bu konuya benzer konularda Türk Filmleri yapıldı yıllarca yeşilçamda. Yine de yazarın kaleminden okumak ve farklı coğrafyalara seyahat etmek ve müzik ziyafeti çekmek çok keyifliydi...




Kozmokitap
Kitabın Adı :Esir Şarkılar Vadisi
Yazar :Kimberley Freeman
Yayınevi :Arkadya Yayınları
Orjinal adı : Duet
Çevirmen :Esra Yüksel
Sayfa Sayısı :816
Etiket Fiyatı : 25 TL


                  Kalbin sol anahtarı suskun melodilerde gizlidir… 
    Hayallerine tutkuyla bağlanan iki kadın… Biri, küçük bir Alman kasabasında yaşayan Ellie Frankel. Tek hayali, operada sahne alıp o güzel sesini herkese duyurmak… Ancak bu hayalin, hırsa dönüşüp onu düzenbazlık, açgözlülük ve pişmanlıklarla dolu bir yola sürükleyeceğinin farkında değildir. Diğeri, Londra’nın kasvetli havasını şarkılarıyla değiştiren Penny Bright… Ancak söylediği duygu yüklü şarkılar önceki hayatını değiştirmeye yetmiyordur. Dahası uğradığı bir saldırı sonrası kendini korkunun ve sakinleştiricilerin pençesinde bulacaktır.
    Tam yirmi yıl… Biri çaldığı bir hayatı yaşayacak ve hayatının aşkını sonsuza kadar kaybedecektir. Bir diğeri geçmişinden kurtulmaya çalışsa da karanlık anıları onu rahata eriştirmeyecektir. Ve her iki hayat da tek bir kişinin hırsına yenik düşecektir. Öyle bir sır düşünün ki Londra’dan Avrupa operalarına uzansın, sizi Yunan Adaları’ndan Avustralya’nın çorak topraklarına götürsün. Ve öyle bir şarkı hayal edin ki son notaları, pişmanlıklarınız sizi köşeye sıkıştırdığında kalbinize umudu vadetsin…
    Kimberley Freeman’ın muhteşem kaleminden dökülen Esir Şarkılar Vadisi ile sahip olduğumuz hayatı sorgulayacak, göz ardı ettiğimiz gerçek benliğimizi keşfetmenin önemini, yüreğe dokunan melodilerle anlayacaksınız…



                                                            Kozmokitap

5/24/2017

Kalipra Günceleri – Uyanış || Ekin Köker || Kitap Tanıtımı

Mayıs 24, 2017 1 Yorum

Ekin Köker’in ilk kitabı “Kalipra Günceleri – Uyanış” yayımlandı.

Ekin Köker’in ilk eseri “Kalipra Günceleri – UyanışYitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. Köker macera dolu ilk kitabında genç okurları gizemli bir yolculuğa davet ediyor. Ekin Köker; 19 Aralık 1978’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldu. Öğrencilik yıllarında Dokuz Eylül İşletme Fakültesi personeline sahne eğitimi vererek Moliere’in Kibarlık Budalası oyununu uyarladı ve Ne Oldum Delisi olarak sahneledi. Şehir Tiyatrosu’nda stajını yaparak Uçurtmanın Kuyruğu adlı oyunda dramaturg olarak çalıştı. Daha sonra İsveç’te çocuklara Türkçe öğretmenliği yaptı. Bu süreçte, yaratıcı drama yoluyla çocuklarda Türkçe dil yetkinliğinin kalıcı olmasını sağlayan çalışmalar yaptı. Çeşitli dergi ve gazetelerde köşe yazarlığı ve haber editörü olarak çalışmaları bulunan Ekin Köker, Yazı Evi’nde “Yazıya Giriş ve Çocuk Kitabı Yazma Atölyesi”nde eğitim veriyor ve aynı zamanda yazar koçluğu yapıyor.

Kalipra Günceleri’nin kapak arkasında yazar, okura şöyle sesleniyor: Sevgili Okuyucum, Bu kitap şimdi elindeyse, Kalipra’nın gizemli dünyasına çok yaklaşmışsın demektir. Kitabın içinde Manca adlı küçük bir kız var. Oldukça özel yeteneklere sahip olan Manca, seni Kalipra’nın gizemli dünyasına davet ediyor. Orada umut varsa bizim dünyamızda da var, orada iyilik olursa bizim dünyamızda da olur. Umut ve iyilik bir gezegeni kurtarabilir mi? “Evet” dediğini duyar gibiyim. Şimdi derin bir nefes al ve kendine güvenmeyi seç. Kitabı okurken ihtiyacın olan iki şey var; biri kendin olmak diğeri de sezgilerine güvenmek. Manca’ya Kalipra’daki yolculuğunda eşlik ederken gezegenin kalbine doğru, gizemli bir yolculuğa çıkacaksın. Dört arkadaş edinecek ve onların macerasına ortaklık edeceksin. Elinde tuttuğun kitabın içinde bir sürü sır saklı. Manca ve arkadaşları sırları çözerken, gezegenin de çocuklara nasıl yardım ettiğine şahitlik edeceksin. Çünkü bir gezegeni sadece çocuk saflığı kurtarabilir. Ve unutma, bir çocuk yeteri kadar sevilmezse, gezegen bunu mutlaka hisseder.

Kalipra Günceleri – Uyanış, Ekin Köker, Yitik Ülke Yayınları, Mayıs 2017, 64 sf, 12 TL




                                                            Kozmokitap

5/23/2017

Rüzgarla Saklı - Kadir Aydemir || Kitap Tanıtımı

Mayıs 23, 2017 0 Yorum


Kadir Aydemir'den aşk şiirleri kitabı “Rüzgârla Saklı” 

 Şair, yazar Kadir Aydemir'in yazdığı aşk şiirlerinden oluşan Rüzgârla Saklı adlı kitap Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı. Şairin yazdığı 21 aşk şiirini bir araya getiren eserdeki tüm resimler, şiirler için özel olarak, ressam Nihat Kemankaşlı tarafından üretildi. Kadir Aydemir'in bu şiirlerinde bir aşkın izlerini süren okuru hüzünlü bir yolculuk da bekliyor. Aydemir, şiirleri ve öyküleri birçok dile çevrilen, dergilerde ve çeşitli edebiyat yapıtlarında ismine sıkça rastlanan üretken bir isim. Yitik Ülke'nin yaratıcısı ve Yitik Ülke Yayınları'nın kurucusu olan Kadir Aydemir'in dört şiir, üç de öykü kitabı bulunuyor.

   Rüzgârla Saklı, Kadir Aydemir’in 2002-2006 yılları arasında yazdığı aşk şiirlerini bir araya getiriyor. Şiirseverler için aşkla dolu, kederli ve yapayalnız bir yolculuk fırsatı... Şiir okurlarına önerilir.

                                       Birden susar akasyalar
                                       Rüzgâr ellerin için eğildiğinde
                                       Yağmur ilk sözünü söyler kulağıma
                                      Unutkan bir çiçektir yalnızlık...

                                      Toprak olmak ister gezgin sis
                                      Deniz değersiz bir sandık,
                                      Sessizlik, sana ulaşamamak
                                      Ölüp giderim iri otlar içinde.




                                                            Kozmokitap

Son İstasyon - Tolga Aydoğan || Kitap Yorumu

Mayıs 23, 2017 2 Yorum
  Kozmokitap

   Son İstasyon senarist ve yazar Tolga Aydoğan'ın son kitabı. Yaşama Açılan Penceredir Kitap Ankara buluşmasında tanıştım yazar ile . Kendisi ile tanıştıktan sonra kitabını okumak ve yazın tarzı ile tanışmak büyük mutluluk oldu benim için. Kitabı okurken ara ara yazarın sesini duymadım dersem yalan olur.

  Son İstasyon bir öykü kitabı . Kısa kısa öykülerden oluşuyor , öyküler sıkmadan akıyor ve birbirinden ilginç konulara sahip. Öykü kitapları okumayı severim, fakat her öykü kitabını sevmem. Bazı öykülerdeki yarım bırakılmışlık beni rahatsız eder. Son İstasyon'daki öykülerde yarım bırakılmışlık yoktu , her öykü damağımda ayrı bir lezzet bıraktı.

Kozmokitap


  Kitaba ismini de veren Son İstasyon isimli öykü iki farklı zamanda geçiyor. Kurtuluş savaşı ve günümüz. Kurtuluş savaşında büyük öneme sahip olan Eğridir Garı'nda geçiyor . Tarihi bir zemini olan bir kurgu Son İstasyon. Gece garda bekçi olan makasçı Rıza gece kendisine konuk olan ihtiyarla konuşup dertleşirken bir taraftan da aynı bölgede kurtuluş savaşı zamanında yaşamış Kadir Onbaşı'yı ve dönemi anlatıyor bize öykü.

  Ne Güzel Olmuş Di' Mi Sabiha?  da ise emeklilik hayatına ayak uydurmaya çalışan Yüksel'i okuyoruz kitapta. Bu hikayade öğrendiğim bir şey de erkekler asla berberlerini aldatmazlarmış :))) Yüksel'in eşinin sabrına hayran oldum.

   Değer Mi Gözlerimiz Maviye öyküsünde ise bir madenci ve ailesine yer verilmiş. Gelen bir telefonun onlara düşündürdükleri ve endişeleri anlatılıyor öyküde.

   " Allah'ın en sevdiği renk mavidir, "demişti. " Dünyayı yaratırken en çok maviyi kullanmış, denizleri, gökyüzünü hep maviye boyamış." Dünyanın dörtte üçü maviymiş. İnsanın dörtte üçü ise karanlık. Kamil Efendi'ninki daha da karanlık ama. Dört dörtlük bir siyahlık kaplamış içini. 
Kozmokitap

 Madik Ekrem öyküsü ise en çok güldüğüm öykü oldu. İş arayan genç adam "bulgurculuk " işi bulur. Bulgur alıp satacağını düşünürken bunun hırsızlık olduğunu öğrenir. Ava giden avlanır misali komik bir öykü Madik Ekrem.

  Papatya Falı 'nda Çiçek Nuri anlatılıyor. Babadan kalma dükkanı işleten Nuri'nin evlenme hayali ve çiçeklerle ilişkisini okuyoruz öyküde.

  Hikayemiz Burada Bitiyor 'da eski yeşilçam senaristlerinden olan Efruz Bey'i okuyoruz. Zamanın insana nasıl acımasız davrandığını fakat esas acımasız olanın yine insan olduğunu okuyoruz öyküde.

   Arif Susam'a Kurban Ol Sen de ise Orhan Bey ve eski kapıcısı yeni komşusu olan Burhan Bey'e konuk oluyoruz.

Kozmokitap

Önümüzdeki Aşklara Bakacağız isimli öyküde yetenekli bir futbolcu ve sistemin çarklarının nasıl döndüğünü okuyoruz.

  Lüzumsuz Kemal ise beni en çok etkileyen öykülerden birisiydi.

  Her biri hayatın içinden , sıradan insanların öykülerini anlatıyor Son İstasyon'da Tolga Aydoğan. Belki içlerinden birisi de sizin komşunuz ya da çok yakınınızdır ne dersiniz???

    Kitabı çok sevdim. Öykü okumayı seviyorsanız bu kitabı da okunacaklar listenize eklemek isteyebilirsiniz:))







Kozmokitap
Kitabın Adı :Son İstasyon
Yazar :Tolga Aydoğan
Yayınevi :Minval Yayınları
Sayfa Sayısı :216


Tolga Aydoğan, Son İstasyon'da yer alan öykülerinde sıradan insanların kalplerinde yaşattıkları o sıcak aşkları, savrulmaları, kaygıları ve kimi zaman kendilerinden bile sakladıkları sevinçleri, korkuları dile getiriyor. Şehrin içinde görmezden gelinen, kaybolan küçük insanların büyük hayallerini, taşra havasını teneffüs edeceğiniz samimi öykülerle karşınıza çıkıyor. Herkesin mutlaka kendinden bir şey bulacağı, iç dünyanıza yapacağınız bir yolculuk bu kitabın sayfalarında cümlelerle somutlaşarak düşlerinize sesleniyor.

"Karşısında göl… Karanlık. Ay ılgım salgım, bulutların arkasına gizlenmiş, gönlü olup didarını gösterse, az biraz parıldayıverse ışıltısı yaban otlarının altına gizlenen paslı raylara vurup elmas gibi parlatacak. Az önce yağan yağmurun soğuğu çöreklenmiş geceye. Durmanın imkânı var mı bu yalnızlığa terk edilmiş istasyonda.

"'Memlekette kaçacak yer mi kaldı Zübeyde?' 'Benim aklım ermez Kadir. Cepheden uzak olursak canımız da güvende olurmuş diyor babam.' Gülümsedi Kadir: 'Memleket güvende değilken insan kendi güvenliğini nasıl bu kadar düşünür!' Zübeyde haz etmedi bu cümlelerden. Astı suratını. 'Sen gidersen bende cepheye giderim Zübeyde!' Yürek kalkınlığıyla: 'Ya biz ne olacağız?' 'Ya memleket?' Sustu. Uzun uzun baktı Zübeyde. Kadir'in gözlerine baktı. Gözlerinin içindeki karanlığa...Belirsizliğe..."

                                                            Kozmokitap

5/17/2017

Bir Ölünün Düşleri - Barış Ceylan || Kitap Yorumu

Mayıs 17, 2017 4 Yorum

Kozmokitap

"...bir yerde insanların nasıl yaşadıkları anlaşılmak isteniyorsa önce korkularına bakılmalıydı. " 


   Kısa , bir öğleden sonra başlayıp hemen bitirebileceğiniz kitap kısa olmasına tezat oluştururcasına çok etkileyici.

   Bir silah patlaması duyar genç adam. Etrafa bakar bir tuhaflık vardır ama ne olduğunu anlayamaz. Babasının yanına gider. Babasının bakışllarında da okuduğu anlamını çok çözemediği bir şey vardır. Sonradan fark eder ki o duyduğu silay onu vurmuştur. Göğsünde bir delik vardır ve artık kalbi atmıyordur....

  O artık bir ölüdür. Yürüyen , konuşan bir ölü. Bedeni ölü olabilir ama ruhu inatla onu terk etmemektedir. Anne ve babası çok zor olsa da bu duruma alışırlar , peki ya çevredekiler...

 İnsanlar bilmedikleri , anlamadıkları olaylar karşısında korkarlar. Onu yok etmeye çalışırlar. İşte bizim ölümüze olan da budur. Ondan korkan kaçan insanlar sonra onu aziz ilan ederler. Ne zordur şu toplumda farklı olmak , Çoğunluktan olmamak   olamamak. ..

   Yalnız toplum mu ona zorluk çıkaranlar.... Bürokratik işlemlerde de zorluk çıkar. Hastaneye ilk gittiğinde kimse ne yapacağını bilemez . Karşılarında farklı birisi vardır. Yaşayan bir ölü...  Doktor , polis ,savcı , hakim... Farklı otoriteler vardır fakat ortada bir sonuç yoktur. Herkes bu genci kimin öldürdüğüne değil onun yaşayan bir ölü olmasına konsantre olmuştur... Nasrettin Hoca'nın deyimi ile hırsızın hiç mi suçu yok!...

  Sonuç nefes alıp almamak değildi. Sınırlara bölünmüş bir dünyada kurallarla yaratılan daha küçük sınırların ölü veya diri herkesi boğmasıydı. Ara sıra kurallar gevşetilir ya da görmezden gelinir , birey de  hiç olmazsa bir nebze nefes alırdı.

Kitabı okurken çok eğlendim eğlenmemin yanında da çok düşündüm. Basit cümleler ve cümlelerin arkasındaki derin anlamlar... Bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Kafka'nın dönüşüm kitabını okuyup çok sevdiyseniz bu kitabı da çok seveceğinizi düşünüyorum. Tavsiyemdir....



kozmokitap
Kitabın Adı :Bir Ölünün Düşleri
Yazar :Barış Ceylan
Yayınevi :Sola Yayınları
Sayfa Sayısı :112



Hayır! Beni bencillikle suçluyorsunuz… Hayır bayım! Bu söylediklerimin hiçbiri bencilce değil! Asıl bencillik sizin ‘iyi’ diye dayattığınızda, isteklerinizde ve dünyayı kendi istekleriniz doğrultusunda çekip çevirme çabanızda… Daha iyinin bile ne olduğunu bilmeden ona çizdiğiniz sınırlarınızda…
 Siz bayım!
 Ciğerlerinize çeke çeke bir özgürlük tanımı yapabilir misiniz? Daha bunu yapamazken iyinin saflığını nasıl tanımlamanızı beklerim ki sizden? Bu denli açgözlülük içinde bilgeyi doğuracak ebe gibi görüyorsunuz bir de kendinizi.
 Öldü o hayalperest adam artık! Tanrı’yı öldürdükleri gibi öldürdüler onu da. Şimdi size ise, onun çanak yalayıcılığı düştü. Ne de kötü bir kader böyle sizinkisi. Kendinize biçilen rolü oynamak zorunda olmak…

Madem böyle bırakın bir mekanizma belirlesin rolünüzü. Hiç değilse suçlamazsınız kendinizi. Elinizin kolunuzun bağlı olmasına da bir kılıfınız olur. Daha da mutlu olursunuz, inanın!
 Barış Ceylan akıcı anlatımıyla toplum eleştirisini metaforik bir roman yoluyla aktarıyor. Bir ölünün düşleri kara mizahın seçkin örneklerinden biri olacaktır.

                                                            Kozmokitap

5/16/2017

#Öteki - Umut Kalaycı

Mayıs 16, 2017 7 Yorum
#Öteki - Umut Kalaycı

      Kitabın ismi farklı geldi bana ilk önce . Kitap elime geçmeden önce internette araştırdım ve konusu da ilgimi çekti. Tam bana göre ilginç bir konu var diye düşündüm ve kitap da beni yanıltmadı...

   Özel harekat polisidir Kenan . Doğuda gizli görevlerde bulunmuş , son olarak da sınır ötesi harekata katılmıştır. Son görevinden sonra İstanbul'da masa başı görevi vermişlerdir. Yıpranan ruhu biraz kendisini toparlasın diye. Kolay mı gizli operasyonlarda özel harekatçı olmak... Üstelik bu gizli görevlerde başınıza gelenleri kimse ile konuşamamak...

   Rutin bir hayatı yaşamaya başlayan Kenan bazı zamanları hatırlayamadığını fark eder. Hayatından bazı bölümler silinmiştir sanki. Bir ıslık sesi duyar ve sonrası karanlık ... Kendini kaybettiği zamanlarda başka bir kişiye dönüşmektedir. Bu kişiye ise #öteki adını verir.

   Kitap böyle başlayınca tanıyı koydum hemen... Kişilik bölünmesi. Dİğer kişiliği psikopat mı çıkacak yoksa seri katil mi? Benim devreler hızla çalışmaya başladı. Senaryolar üzerine senaryolar ürettim:)))  Farklı konular da aklıma gelmedi değil ancak bu sonuç öyle çok da beklenen bir şey çıkmıyor. Ben sonuca çok da fazla şaşırmadım çünkü bilim-kurgu, fantastik , psikolojik-gerilim bir çok konuda film seyretmiş olarak bu konular üzerine master yaptım :))) Beni şaşırtmak öyle kolay olmuyor.

    Umut Kalaycı'nın anlatım tarzını ve yazımını beğendim. Okuyucuyu sıkmadan ,merak duygusunu da kaybetmesine izin vermeden ilerletiyor konuyu.Sıradan hayatı olan Kenan'ı tanırken ondan farklı davranışlar sergileyen öteki'yi de tanıyoruz ve acaba bunun amacı ne diye düşünüyoruz. Yan karakterler vu konu olarak da çok zengin kitap. Yazar hepsini aynı paralelde başarılı bir şekilde işlemeyi başarmış.

   Farklı konularda kitap arayanlara tavsiyemdir, kitaba bir şans verin. Seveceğinizi düşünüyorum. Son olarak kitabı bana imzalı olarak gönderen Umut Kalaycı'ya teşekküğr ederim.




#Öteki - Umut Kalaycı
Kitabın Adı :#Öteki
Yazar :Umut Kalaycı
Yayınevi : Sokak Kitapları Yayınları
Sayfa Sayısı :240


“…Bakmayın, her ne kadar dirensem de ötekinin geçen günkü konuşması bam telime dokunmuş, beni aydınlığa sürüklemişti. O zaten bendim, ne kadar direnebilirdim ki, bunca senedir baskıladığım asıl karakterim ortaya çıkıyordu sadece. En azından ben böyle düşünüyordum, böyle düşünmediğim durumda da diğer seçenek netlikle belliydi, ben bir deliydim, hem de zırdeli…”

    Belki zırdeli, belki Tanrı’nın en sevdiği kullarından biri, belki de bunlardan hiçbiri… Kenan, sıradan hayatının içerisinde, birdenbire karşısına çıkan öteki benliğinin rüzgârına kapılıp bizi bambaşka bir dünyanın içine çekiyor. İçine çekildiğimiz bu dünyada, Kenan’ın duygularına ortak olmaktan, anbean hissetmekten kurtulamıyorsunuz. Kimi zaman gülümsetiyor, kimi zaman hüzünlendiriyor, kimi zaman da şaşkınlığa uğratıp “bu kadarı da olmaz” dedirtiyor. Kenan’ın ve öteki benliğinin rehberliğinde kıvrak ara sokaklarda yaşanan maceralara, gizemli olaylara tanık olurken, bir yandan da yazarın canlı ve özgün üslubunun bıraktığı tadın keyfine varıyorsunuz.
   Kenan’ın ve ötekinin çılgın, gizemli, ürkütücü ve bir o kadar da keyif veren dünyasında yer almanız dileğiyle…



                                                     

5/15/2017

Siyah Notalar - Özge Meral || Kitap Yorumu

Mayıs 15, 2017 4 Yorum
Kozmokitap

   Her şeyden vazgeçmek zorunda kaldığın bir zamanda bile vazgeçemediğin bir şey olmalı.

   Müptela Yayınları'ndan çıkan Siyah Notalar kapak olarak beni etkileyen kitaplardan birisi oldu. Özge Meral'in kalemi ile ilk olarak tanıştım kitap ile. Wattpad açıldığı zaman ben de kendine orada bir hesap açtım fakat itiraf ediyorum orada yazılanları hiç okumadım. Bu nedenle wattpadde yazan Özge Meral ile de tanışmadım...

   Bu ay üst üste hüzün dolu kitaplar okudum. Bu bilinçli bir tercih değildi. Tamamen tesadüfen öyle denk geldi. Bu sıralar okuduğum kitapların arka kapak yazılarını okumadığım için konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadan okuyorum ki bu durum çok daha iyi oldu. Arka kapak beni beklenti olarak fazla etkiliyor ya da konu hakkında fazla ipuçları verdikleri için sinir oluyorum. Siyah Notalar'da da arka kapağı okumadığım için bu kadar hüzün kokan bir kitap ile karşılaşmayı beklemiyordum. Bu ay ağla ağla göz yaşım kalmadı!...

Kozmokitap

   Adam Ve Ginny çocukluktan tanışan iki insan. Onların tanışıklıkları arkadaşlıktan daha fazla!... Zengin Ginny'nin evinde çalışan Adam.. Orada ona en fazla değer veren insan Ginny... Ginny'nin babası ölünce mirasından Adam'a da pay bırakır ve Adam bu para ile kendine iş kurar zengin olur. Ginny'nin ailesi ise kendilerine düşen parayı bitirdikleri gibi bir çok da borcun altına girerler. Paraya ihtiyaçları olduğu için yıllar sonra Ginny , Adam'ın yanına gider borç istemek için....

                Hiçbir şey , bir kadının sevdiği bir adam tarafından parçalanmasını haklı göstermez. 

   Ginny , Adam'a aşıktır. Ayrı kaldıkları bunca yıl sevgisini eksiltmemiştir. Adam ise.... Adam da Ginny'yi sevmektedir. Fakat nefret ve intikam duygusu daha ağır basmaktadır...

   Yıllar sonra karşılaşan iki aşık... Birbirinin celladı.... Sevgi mi daha ağır basar nefret mi? Yıllar önce bir şarkı sözü vardı , hatırlar mısınız bilemiyorum  : Aşk her şeyi affeder mi?? İşte bu ikilimizi tanımlayan sözler....

   Geçmişte olan acı dolu olaylar geleceği nasıl etkiler? Bir karanlık ruh birçok insanın hayatını kabusa çevirebilir mi??  Geçmişte yaşadığımız kötü deneyimler mi bizi kötü yapar yoksa bizim tercih hakkımız var mıdır?

  Dışarıdan bakan biri kendi cehennemlerinde boğulan iki kayıp ruh görecekti. Ama kurtuluşu göremeyecekti.
 
  Adam da Ginny'yi çok sevmektedir. Bu sevgi içindeki kini unutturabilecek mi yoksa ikisinin de sonu mu olacaktır?

   Bir insanın sınırlarını okurken acıyla kuşatılmış bir aşka tanıklık ediyoruz ve ruhun en derinlerine işlemiş bir acının nasıl aşkın önüne dikilebileceğini okuyoruz kitapta.

    Seni öyle çok parçalayacağım ki benden başka kimse sana uzanamayacak. Tek şifan ben olacağım. Acının da , öfkenin de, tutkunun tek sabebi ben olacağım. Yalnızca ben. Bir tek ben. Daime ben. 

   Yazarın anlatım tarzı oldukça başarılı. Kitabı okurken sinirlendim, üzüldüm, ağladım , karakterleri tutup sarsmak ve aklınızı başınıza alın demek istedim. Ne kadar kendimi yıpratsam da olacakları değiştiremedim.

    Yazarın kalemi ile tanışmanızı isterim. Yine bu kitapta da tekrar ediyorum bozuk ve kötü bir moddayken bu kitabı okumayın sizi hüznün derinliklerine sürükleyebilir. Düzgün bir ruh hali ile okuyun kitabı...








Kitabın Adı :Siyah Notalar
Yazar :Özge Meral
Yayınevi :Müptela Yayınları
Sayfa Sayısı :


Pişmanlık, yeryüzündeki cehennemin bekçisidir.

Ginny Morales, peşi sıra sürüklediği derin pişmanlığı ve hüzün dolu gözleri ile Adam Rogers’ın karşısına çıktığında yıllardır uyumakta olan bir canavarı uyandıracağından habersizdi. Canavar güzel gözlerindeki kavurucu zalimlikle onu bir seçim yapmaya zorladığında ise elindeki tek şeyi; özgürlüğünü feda etti.

Adam Rogers, en büyük yarası yıllar sonra yeniden karşısına çıktığında geçmişle olan hesaplaşmasının henüz bitmediğinin farkındaydı. Ne yarattığı yeni kimliği ne de büründüğü çelik zırh onu Azraili’nin çağrısından alıkoyabilirdi. Ensesine çöreklenen şeytanlarla bir zamanlar sevdiği küçük kıza ve benliğine savaş açtı.

Kötülük bir seçim midir, yoksa varoluş sebebi mi?
Peki ya bir canavar ne zaman canavar olmaktan vazgeçer? Onu sevdiğinizde mi?
Ya Canavar Sizi Sevmezse?

                                                            Kozmokitap

5/11/2017

Tanrı'nın Gözü - Barry Eisler || Kitap Yorumu

Mayıs 11, 2017 1 Yorum

kozmokitap

    Arkadya'nın yeni polisiye - gerilim kitabı Tanrı'nın Gözü. Yine etkileyici bir kitap ile bizlerle buluştu Arkadya yayınları. Üstelik bu sefer kitabın yazarı eski CIA çalışanı olunca daha ilginç hale geliyor ve kitabı daha çok merak ediyorsunuz . Üstelik bir de kitabın arkasında Türkiye ve Suriye 'den de bahsettiğini görünce benim şahsen merak katsayım tavan yaptı....

  Snowden vakasından sonra ağır yara alan NSA kendini toparlamaya uğraşmaktadır. Tekrar bir skandalı kaldıramayacaklarını düşünmektedirler. Onlar öyle düşüne dursun yeniden tehlike çanları çalmaya başlamıştır...

kozmokitap

   NSA 'in yeni projesine Tanrı'nın Gözü adı verilmiştir. Çünkü kimse hiçbir şeyini saklayamaz ve çünkü Tanrı'nın Gözü her şeyi ve herkesi görür. İçte NSA 'in içerisinden birisi bir muhabire bu proje ile ilgili bilgileri sızdıracaktır. Bunu fark eden NSA direktörü Anders hemen önlem almaya başlar. Bu önlemler pek de legal değildir. Anders görev tanımının dışına çıkarak olayları biraz kişiselleştirmiştir....

  Bu noktadan sonra olaya Türkiye ayağı da dahil oluyor. Bu illegal durumda Ergenokoncular da işe karışıyor ve yaptıkları çok iğrenç !.... Türkiye'den bu şekilde bahsedilmesi hele kısa da olsa kitapta rolü olan Türklere yakıştırdıkları davranışları hiç sevmedim.  Bu kitabı okuyan farklı ülkelerdeki bireylerin Türkler hakkında ne düşüneceğini tahmin edebiliyor musunuz? Bu kurgu deyip geçebilirsiniz. Fakat yazarının CIA çalışanı olduğu düşünülürse okuyanlar bu durumda gerçeklik  payı  olduğunu düşüneceklerdir. İşte bu durum ve insanlar üzerinde oluşan algı benim hiç hoşuma gitmedi ....

kozmokitap


   Bu durumun dışında kitap oldukça  sürükleyiciydi. Kitaptaki kadın karakteri çok sevdim. Marvin'e ne kadar kızsam da başına gelenlerden sonra onu da az çok anladım.

  Kitap kısaca Tüm Dünyayı gözetleyen paranoyak Amerika ve onu durdurmak isteyen insanların çatışması. Peki sonuçta bir şey değişiyor mu? Onu da okuyup da görmek lazım:))))






kozmokitap
Kitabın Adı :Tanrı'nın Gözü
Yazar :Barry Eisler
Yayınevi :Arkadya Yayınları
Orjinal adı :The God's Eye View
Çevirmen : Fer Özgüler
Sayfa Sayısı :440



      Bilgi güçtü ve onunsa bilgiye ulaşmak için göze alamayacağı hiçbir şey yoktu. 


Edward Snowden’i bir şekilde bertaraf etmeyi başaran NSA, yeniden bir “muhbir” tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Fakat bu sefer söz konusu olan tüm dünyayı harekete geçirecek kadar büyük bir tehdittir: Tanrı’nın Gözü.


   NSA direktörü Anders, muhbiri etkisiz hale getirmeye çalışır. Fakat olay bir muhbirin bilgileri deşifre etmesinden öte, artık Suriye ile Türkiye’nin de dahil olduğu bir dünya meselesi haline gelir.


  Acaba NSA direktörü Anders muhbirlere karşı oynadığı bu kedi fare oyununda ne kadar ileri gidecektir?


                                                            Kozmokitap

5/10/2017

Hüzün Yağmurları - Burçin Çelik || Kitap Yorumu

Mayıs 10, 2017 5 Yorum
kozmokitap


    Kadının bakışları kelimeleri okşadı , kelimeler kadının ruhunu ... Bazen , en kesin silahlardan daha etkiliydi sözcükler.

   Burçin Çelik'in okuduğum ilk kitabı Hüzün Yağmurları. Yazarın kalemini bilmediğim için beklenti oluşturmadan başladım kitaba. Böylesi daha güzel oluyor çünkü bazen beklenti yüzünden kitaplar geri planda kalabiliyor. Fakat şunu söylemeliyim kitaptan bu kadar etkilenip bu kadar seveceğimi hiç düşünmemiştim.

 
                 Kavuşmanın kaderini ayrılık belirler ... 


Öncelikle kitap harika bir paket ile geldi. Pakette mis kokulu lavanta kesesi ve kartlar vardı kitabın haricinde. Her zaman böyle özenle hazırlanmış bir paket almıyorum. O yüzden ne kadar mutlu olduğunu tahmin etmişsinizdir:))  Bir zaman ağzım kulaklarımda dolaştım...


  Ciltli olan kitabın kapağını ve basımı çok sevdim. Kitabı okurken o kadar çok beğendiğim cümle oldu ki kitabın her yeri post-it doldu:)))

kozmokitap


Öncelikle kitabın konusundan biraz bahsetmek istiyorum:

  Berrin ve Serdar ... Bir aşk öyküsünün iki kahramanı .. Aslında ikisinin de o kadar çok ortak yönü var ki!.. Berrin bu durumun farkında . Fakat Serdar!! O kadar kendisine acımakla meşgul ki etrafındakileri özellikle en sevdiği insanın ihtiyaçları ve yaralarını göremiyor. Ben merkezli hareket ediyor. Benzer acılardan ve yollardan Berrin de geçmesine rağmen o bu durum ile barışmış vaziyette. Serdar'ı o kadar çok seviyor ki onun yaralarını sarıp sarmalarken kendi yaralarını unutuyor....

  Zaman merhametsiz bir hırsızdır. Siz geçip gittiğini   ; ama o, siz farkına bile varmadan en değerlinizi çalar. O eksikliği , farkındalığın aydınlığına kavuşana kadar anlamazsınız bile. Yarım kalışınız aymazlığınızın sisli perdesinin ardına gizlenir. Fark ettiğinizdeyse , artık çok geçtir. 


    Yağmurlu günde bir şemsiye ile başlayan tanışmaları çok hızla ilerleyerek evlilik masasında son buluyor. Yine başladığı hızla tepetaklak oluyor... Her zamanki gibi durum aslında iletişim kopukluğu... Serdar korkularını paylaşamıyor, Berrin de bu durumun farkında olduğu halde Serdar açılsın diye sessizce bekliyor. Bu bekleme işkenceye , ızdıraba dönüşüyor ve onlar farkında olmasalar da büyük bir hızla sonlarını hazırlıyor....


   Kitabın başlarında Serdar'a sinir olsam da sayfalar ilerledikçe ona sinir olmak yerine üzülmeye başladım. Hayat neler yapıyor insana ve nelere dönüştürüyor. Bazen o kadar gözümüz kör oluyor ki neye dönüştüğümüzü bile çok geç olmadan fark edemiyoruz.

kozmokitap

  Berrin ve Serdar'ın hikayesi beni derinden sarstı. Duyguları ilmek ilmek işleyen yazar kitabın sayfa sayısından daha fazla hüzün sığdırmış kitaba. Yazım tarzı ve kelimelerin dizişi o kadar şairane ki okurken sıkılmıyor elinizden bırakmak istemiyorsunuz. Ben kitabı okurken hasta olduğum ve kafamı yastıktan kaldıramadığım halde kitabı elimden bırakamadım. Bir de sağlam olsaydım muhtemelen bir günde biterdi kitap.

  Kitap bittiği zaman hüngür hüngür ağladım. Bu nedenle kitabı okumak istiyorsanız düzgün bir ruh hali ile okuyun. Kitap sizi hüznün derin kıyılarında sürüklüyor. Hele duygusal bir hamile iseniz bu kitabı daha sonra okumak için saklayın...

   Kitap daha kısa olabilir miydi? Evet olabilirdi . Duygular daha kısa anlatılabilir miydi ? Ona da evet. Fakat bu durumda bu kadar etkileyici ve şairane olabilir miydi? Buna cevabım ise hayır. Burçin Çelik eğer yazımı okuyorsanız kitabınızı ve anlatım tarzınızı çok sevdim. Siz yazmaya devam edin ben okumaya devam edeceğim çünkü kitaplarınızı.. Hüzün yüklü bir kitap olduğunu tekrar belirtir kesinlikle de tavsiye ederim. Yazarın kalemi ile mutlaka tanışın:))





kozmokitap
Kitabın Adı :Hüzün Yağmurları
Yazar :Burçin Çelik
Yayınevi :Gitane Kitap
Sayfa Sayısı :432


Babam…

Büyüdükçe bir tarafım anladı onu aslında, biliyor musun? Anladı; ama asla hak veremedi. Babam içimde doldurulması imkânsız kara delikler açtı.

Böyle olurmuş, sonradan anladım. O sevilmemişlik öyle oymuş ki içimi, hepsi birer kara deliğe dönüşmüş. Öyle büyük kara delikler ki hem de…

Sonradan bildim Berrin. Ben farkında olmadan, tüm o kara delikleri sen kapat istemişim. Oysa ne büyük haksızlık… Oysa ne de büyük bir yanılgı… Tam da bu yüzden, beni ne kadar seversen sev, yetmedi. Yetiremedim… O delikler, senin verdiğin her şeyi emdi, yok etti.

Sonradan bildim Berrin… Onların çaresi sende değildi. Geçmişin çaresi sende değildi. Sen, geleceğimin çaresiydin… Çok geç anladım. Bunu anlamak için seni de kaybetmem gerekti üstelik.

Bazen insan, devasını aşkta arar.

Tüm eksiğini kapatsın ister, karşısındaki; tüm yaralarını sarsın. Onu, en olmamış yerinden tamamlasın.

Bazen aşk, anlamını acıda arar.

İflah olmaz bir yarayla sınar âşıkları. En olmadık yerlerinden vurup, ıssız bir sızıda bırakır.

Geçmişlerinden yaralı iki yürekti onlar. Öyle bir an geldi ki, birbirlerine sınav oldular.




                                                            Kozmokitap

5/07/2017

Pedina - Mehtap Soyuduru Çiçek || Kitap Yorumu

Mayıs 07, 2017 2 Yorum
kozmokitap


  Mehtap Soyuduru Çiçek'in üçüncü kitabı Pedina. Diğer kitapları Yolcu ve Gitmesen Olmaz Mı?  kitaplarını okumuş ve çok sevmiştim. Okuduğum üç kitabının arasında favorim kesinlikle Gitmesen Olamaz Mı? :))

  Pedina'nın diğer kitaplarından farklı olacağını , polisiye üzerinde yazdığını duymuştum daha önce yazarın . O yüzden bu kitabı çok merak ediyordum. Polisiye hastası olunca insan ne yapsın.))) Gerçi polisiye konusunda beni şaşırtan çok az polisiye var artık. Genellikle baştan suçluyu tahmin ediyorum ve bu beni hiç şaşırtmıyor.

kozmokitap

   Pedina da tam anlamıyla bir polisiye kitabı değil. Biraz polisiye, biraz aşk ve biraz da dram var kitapta.

   18 yaşında  olan Dudu cinayete kurban gitmiştir. Zengin bir aileden gelmektedir genç kız ve babası cinayet soruşturulmasının gizli yapılmasını istemiştir. Bu göreve de acemi olan Zehra verilir. Bu olayı ve soruşturmayı anlatması ve yardım alması yasaktır. Sadece müdürü ve savcı ile gelişmeleri paylaşmaktadır.

  Acemi olan Zehra komik bir karakterdir . Ona kızsam mı, sevsem mi bilemedim. Bu davayı araştırırken Dudu'nun şoförü olan Güven'den yardım alır. Olayın içerisinden birisinden yardım alıp onunla her şeyi paylaşması ve bu da bir tarafa bu kişi ile bir ilişki yaşaması hiç etik değildi....

   Güven karakterini ise ben hiç sevmedin. Yontulmamış odun olarak gördüm açıkçası!...

   Soruşturmanın gün ve gün minik adımlarla ilerlemesini okurken bir taraftan da ikili arasındaki aşkı okuyoruz. Kültür farkları, gelenek çıkmazı ve gizli gerçekler her şeyi değiştirecektir..

kozmokitap

   Yine itiraf etmeliyim ki kitabın başında suçluyu ve cinayet sebebini tahmin ettim. Bu sebebi tahmin ederken aklımda soru işaretleri olsa da sayfalar ilerledikçe bu sorular cevaplandı.

   Kitabın sonunda yazar bize kitabın devamı olacağı müjdesini de veriyor.

   Zehra komiser karakteri biraz daha gelişirse harika bir polisiye seri ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Yazar konuyu ne yönde ilerletir bilemiyorum fakat polisiye yönü daha fazla olursa çok sevinirim:)))









kozmokitapKitabın Adı :Pedina
Yazar :Mehtap Soyuduru Çiçek
Yayınevi :Eftalya Yayınları
Sayfa Sayısı :424


    Bir cinayet… Sabaha karşı bir gölün kenarında alnından vurularak öldürülmüş bir genç kızın ölümü ardındaki sır perdesi… Bu sır perdesini aralama görevini gizli bir soruşturma ile acemi bir polise veren, cinayeti örtbas etmek ister gibi görünen bir güruh… Ve bu ölümün sınırlarına girmiş, başka bir gizemli ölüm… Cinayetleri takip eden rakipsiz bir duygu; aşk. Aşkın adı Güven. İnanmak, sığınmak ve dokunmak isteyen bir kadın; Zehra. Bir daha güvenmek denen o şeyden korkarken, karanlık bakışların ardından gizemiyle rağbet görmüş, bambaşka bir dünyanın dev adamına tutkun bir Erkek Fatma’nın hayatı, bu soruşturma ile allak bullak olacak. Mizahın, gözyaşının, aksiyonun ve son ana kadar sizi diri tutacak merakın doludizgin yaşanacağı Pedina’yı bir solukta tüketmeye hazır mısınız?








Mehtap Soyuduru Çiçek Kimdir?

23 Ağustos 1987 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Erciyes Üniversitesi mezunu, evli, iki erkek çocuk annesi ve bir kamu kuruluşunda memur olan yazar aslen Yozgatlıdır.
Mehtap Soyuduru Çiçek ilk önce wattpad platformunda yazmaya başladı. Daha sonra lacivert renkli bir ajandaya karalamaya başlamıştır. Yazarın ilk kurgu kahramanları kadınlardı. Yazarın basılan kitaplarının bir çoğunda kahramanları hep kadınlardan oluşmaktadır.







 Mehtap Soyuduru Çiçek'in okuduğum diğer kitapları :

*Yolcu 

*Gitmesen Olmaz Mı? 

*Çiçek Gelin

*Güven Bana 

* Yalancının Mumu 

* Veda Ederken 


                                                     

5/06/2017

Kızılcık Dalları - Reşat Nuri Güntekin

Mayıs 06, 2017 4 Yorum
Kızılcık Dalları - Reşat Nuri Güntekin

   Her ay bir Reşat Nuri kapsamında nisan ayında Kızılcık Dalları'nı okuduk. Çalıkuşu çok sevdiğim bir kitap idi. O kitabı çok sevince bu kitapta da o tarz bir şeyler bekleyerek okumaya başladım. Fakat yazar bu kitabı ile beni ters köşe yaptı. Kitap tamamen dram yüklü idi...

   Tren garında karşılaştığı bir aileye acıyarak onları evinde yemeğe alan Nadide Hanım , amcası ile seyahat eden sekiz yaşındaki Gülsüm'ü yanına evlatlık olarak almak ister. Amcası da yanında telef olmasındansa Gülsüm'ün konakta rahat edeceğini düşünerek orada bırakır Gülsüm'ü. Çok bağlı olduğu üç yaşındaki kardeşinden de ayırmışlardır Gülsüm'ü. Konakta küçük bebek vardır ona baksın Gülsüm, koca kafalı kendi kardeşini n'apsın değil mi??? Çocuk bu ağlar ağlar susar... Emanetullah olarak konağa giren Gülsüm bir evlatlıktan çok besleme muamelesi görür. Gelen vurur, giden vurur. En pis işler ona bırakılır. Kendi de pistir zaten Gülsüm'ün....

   Kitabı okurken konaktakilere özellikle de Nadide Hanıma sinir oldum.  Yanıma gelse bir kaşık suda boğabilirdim. Büyük üstat Reşat Nuri kalemi ile bizi öyle bir dünyaya götürüyor ki hiçbir çocuğun o dünyaya düşmesini istemem. Anlatım gücü o kadar başarılı ki bütün duyguları tüm hücrelerinizde hissediyorsunuz.

 Mayıs 25 de Akşam Güneşi kitabını okuyoruz yazarın. Sizleri de beklerim , beraber okuyalım.....





Kızılcık Dalları - Reşat Nuri Güntekin Kitabın Adı :Kızılcık Dalları
Yazar :Reşat Nuri Güntekin
Yayınevi :İnkılap Kitabevi
Sayfa Sayısı :216
Kızılcık Dalları'nda, bir evlatlığını başına gelen olayları, kendi diliyle eşleşen bir masal diliyle anlatışı göze çarpar. Mutlu bir aile yaşantısına özlem, büyük bir anlam zenginliğiyle dile getirilmiştir. Kızı erken yaşta ölen bir ninenin, yüreği yanarak ve kızının yadigârına bakarak hatırladıkça çoğalan o mazlum yakarışları başarıyla verilmiştir. Yazar, besleme kızcağızın anılarının dibindeki kimsesizlik ve çaresizliği, hayatındaki o büyük drama bağlayarak, bu romanın eksenine yerleştiriyor.




Reşat Nuri Güntekin Kimdir?

Reşat Nuri Güntekin
Çalıkuşu kitabıyla tanınan Reşat Nuri Güntekin, 25 Kasım 1889 yılında İstanbul’da doğdu. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden biri olan yazar, roman dışında tiyatro ve alanlarında da eser ortaya koydu. Yazarlığının yanında müfettişlik de yapan yazar, Anadolu’yu gezmiş ve Anadolu insanını, ve Anadolu’daki insanların birbirleriyle ilişkisini yakından inceleyebildi ve bunları eserlerinde kullandı.

Edebî hayatına I. Dünya Savaşı yıllarında başlayan Reşat Nuri Güntekin, 1922 yılında yayımlanan Çalıkuşu eseriyle adından söz ettirmiştir. “Çalıkuşu”, “İstanbul Kızı” adında bir tiyatro oyunu olarak planlandı fakat o zamanlarda oyunun sahnelenmesi olanaksız olunca eser bir roman olarak piyasaya sürüldü. “Çalıkuşu”nun önemi, gerçekçiliğinde yatıyordu ve yazıldığı dönemde ilk gerçekçi roman örneklerinden biriydi. Romanın gerçekçiliği Anadolu’daki sosyal hayatı yansıtmasında yatıyordu.

Reşat Nuri Güntekin “Çalıkuşu”nun başarısının ardından Anadolu’daki müfettişlik görevi ile birlikte Anadolu insanını yakından tanıdı ve buradaki gözlerimlerini “Anadolu Notları” adlı kitabıyla anlattı. “Anadolu Notları”, güçlü gözlemleriyle yazarın edebiyat alanındaki ustalığını ortaya koyuyordu.

Reşat Nuri Güntekin kitapları, yalın diliyle ve Türk konuşma dilinin zenginliğini yansıtan eserler olmasıyla ön plana çıkmaktaydı.

“Yaprak Dökümü” adlı kitabında dönemin aile yaşantısına değinen yazar, eserde Ali Rıza adındaki bir aile reisinin çocuklarının hataları nedeniyle çektiği sıkıntıları anlattı ve dönemin gençlerinin eğlence hayatına düşkünlüğünden ve başka bir takım toplumsal sebepler nedeniyle parçalanan ailelerden bahsetti.

“Acımak” adlı eseriyle dönemin Türk eğitim yaşantısına ışık tuttu.

Kitapları filmlere ve dizilere uyarlanan Reşat Nuri Güntekin, akciğer kanseri teşhisi nedeniyle Londra’ya tedavi olmaya gitti; fakat 7 Aralık 1956 tarihinde vefat etti. Yazarın mezarı İstanbul, Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.


Reşat Nuri Güntekin'in Okuduğum Diğer Kitapları :

* Çalıkuşu

* Dudaktan Kalbe 



                                                                  

5/05/2017

Üst Kattaki Deli Kadın - Catherine Lowell || Kitap Yorumu

Mayıs 05, 2017 2 Yorum
kozmokitap


Zekâ, insanı olduğundan daha güzel gösterebiliyordu.

     İsmini duyduğum andan beri okumak istediğim bir kitaptı Üst Kattaki Deli Kadın.  Özellikle de edebiyatın büyük üstatları Brontë'ler de kitapta yer alınca merak etmeyip de ne yapsaydım. En sevdiğim kitapların yazarları... Uğultulu Tepeler -Emily Brontë . Heathcliff'i nasıl unutabilirim ki!! Kitabı bir solukta okumuş yetmemiş bir de filmini seyretmiştim. Kitabı sevmeyenler de var fakat klasik aşığı birisi olarak ben bayılmıştım. Jane Eyre - Chorlette Brontë . Jane'in benim için yeri ayrıdır . Kitabını yıllar önce okudum. Tekrar okumak istiyordum ki bu kitabı okuyunca isteğim bir kat daha arttı. 15 Haziran'da instagramda fidan yapıyoruz Jane Eyre'ye . Kitaplarınızı kapıp gelin,  bekleriz:)))  Jane Eyre'nin de filmini seyrettim daha bir kaç ay önce. Ne güzel bir tesadüf oldu bu ..... Agnes Grey - Anne Brontë . Kardeşlerin arasında kitabını okumadığım bir tek Anne varmış , onu da Üst Kattaki Deli Kadın sayesinde fark ettim. Okunacaklar listeme ekledim kitabı . Biraz sıkıcı denilse de hakkında merak bu ya!!!! Alacağım ve inceleyeceğim.))))

kozmokitap



    Samantha ,  Brontë 'lerin son akrabalarıdır. Babası akrabalarının kitaplarına kafayı takmış bir yazardır. Kızına evde eğitim vermiş ve verdiği eğitim de kendi tarzında olmuştur.

  Babamın felsefesine göre kitaplar, okuyucunun hayal gücünün sürekli biçim değiştiren birer ürünü değildi. Romanların kendi içlerinde belirli ipuçları ve haritalar sakladığını söylerdi. İpuçları derken, benzetmelerden ya da sembolizmden bahsetmiyordu. Gerçek ipuçlarından bahsediyordu. Onun için her kitap kendi kendinin define haritasıydı. İyi bir kitap onu okuyan kişide asla silemeyeceği bir iz bırakır, derdi. Yapman gereken tek şey gözünün önünde duran şeyi görebilmeyi öğrenmek.

Samantha  16 yaşındayken babası ölünce kendisini çok yalnız hissetmiştir. Çevresindeki insanların çoğu Brontë'lerin gizli bir servetleri olduğunu ve onun Samantha'ya miras kaldığını düşünmektedir. Oysa Samantha'da  onlara ait herhangi bir eşya yoktur. O sadece etrafında babasına dair bir iz aramaktadır : Çok özlediği babasının ona gönderdiği bir mesaj...

kozmokitap



Samantha üniversite eğitimini Oxford'da almaktadır. Öğretmeni Orville hem çok gençtir hem de çok zeki . En genç profesördür. Okulda dersler öğretmen ile baş başa olmaktadır ve Samantha öğretmenini Brontë eserlerini onunla incelemesi için ikna eder.

Orville de cenaze levazımatçısı kılıklı Maggie gibi soyadım hakkında konuşmak isteyecekti. Yangını, mirası, efsaneyi konuşmak isteyecekti. Emily Bronte'nin 5 Aralık sabahında kahvaltıda yediklerini, Anne'in boş zamanlarında yazdığı erotik şiirleri, Charlotte'ın poposundaki gizli dövmeyi öğrenmek isteyecekti. Bu da benim üstümdeki lanetti, İngiltere'nin en ünlü üç kadınıyla akrabaydım.

   Samantha ile birlikte ipucu peşinde koşarken heyecanlanıyor , nefis bir edebiyat ziyafeti çekiyor ve onun duygularının uyanışını okuyoruz. Kitabı çok sevdim. Bir kitaptan daha fazlası oldu benim için . Samantha ile birlikte Brontë 'lerin dünyasına bodoslama daldım.....

Yapayalnız bir ben ve Brontëler , sonsuz bir boşluğun iki ucundan birbirimizi görmeye çalışıyorduk. 




kozmokitap

Kitabın Adı :Üst Kattaki Deli Kadın
Yazar :Catherine Lowell
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Orjinal adı :The Madwoman Upstairs
Çevirmen :Çağla Önsal
Sayfa Sayısı :408


Tarihteki tüm hikâyeler, içinde bizim için değerli olan bir hazine saklar ve onu okuyan kişide asla silemeyeceği derin bir iz bırakırlar.

Babasını trajik bir şekilde kaybeden, ünlü Brontë Kardeşlerin yaşayan son akrabası Samantha Whipple da işte böyle bir hikâyenin peşindeydi. Edebiyat tarihindeki en ünlü kadınlardan üçüyle akraba olduğundan herkes, Samantha’ya gizli ve muazzam bir miras kaldığına inanıyordu. Fakat Samantha, tüm hayatını kitaplara ve edebiyata adayan tatlı kaçık babasının, büyük bir hazine falan saklamadığından emindi. Onun tek istediği, babasının hatıralarını sonsuza dek yaşatacak olan bir hikâye yazabilmekti.

Babasının son isteğini yerine getirmek üzere Oxford Üniversitesi’ne gittiğindeyse her şey bir anda değişti. Babasına ait kayıp kitaplar ve el yazısıyla yazılmış notlar, gizemli bir şekilde kapısında belirmeye başlamıştı. Samantha artık, yakışıklı olduğu kadar kibirli profesörü Orville’in de yardımıyla aile sırlarıyla dolu bu edebi bulmacayı çözmek zorundaydı.

Uğultulu Tepeler, Jane Eyre ve daha birçok edebi başyapıtın izinde soluk soluğa okuyacağınız bir macera… Catherine Lowell’ın usta kaleminde hayat bulan Üst Kattaki Deli Kadın, sizi gizem, aşk ve edebiyat kokan satırlarda, unutulmaz bir gezintiye çıkmaya davet ediyor.


                                                            Kozmokitap

5/04/2017

Yolculuk - Damla Selin Batu || Kitap Yorumu

Mayıs 04, 2017 2 Yorum
kozmokitap

  Kalbinle attığın adımlar sevgiyle döner sana,
   zihninle attıklarınsa yeni engebelerle. 


   Damla Selin Batu'nun ikinci kitabı Yolculuk. İlk kitabı olan İçinizdeki Kelebek 2013 yılında basıldı ve kişisel gelişim tarzında idi. Mart 2017 de basılan Yolculuk da kişisel gelişim tarzı bir kitap.

   Kişisel gelişim tarzı kitaplara karşı antipatiniz varsa bile bu kitabı seveceğinizi düşünüyorum. Kitap standart kişisel gelişim kitapları gibi değil. Öncelikle Damla Selin Batu'nun kalemi çok iyi. Hayal gücüne de hayran kalmadım dersem yalan olur.

   Kitap bana göre iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm kısa hikayelerden oluşuyor. İkinci bölüm de kişisel gelişim adımlarından.

kozmokitap

   Kısa hikayeler içeren bölümde kendi içerisinde bölümlere ayrılsa da kendi içerisinde bir bütünlüğe sahip. Trenin yemekli vagonunda oturan ilginç adan insanları kendisine çeken bir mıknastıs gibidir. Farklı sorunları olan insanlar onun masasına oturur ve sorunlarını anlatırlarken bir taraftan da sorunlarının çözümünü bulurlar. İlginç adan bir ayna görevi görür onlara karşı. Kendi gerçeklerinin aynadan yansımasını görünce daha net düşünürler ve sonunda doğru yolu bulurlar. Bu hikayeleri keyifle okurken aynı zamanda düşünmeye de sevk ediyor yazar. Bazen öyle basit sorunları büyütüyoruz ki!! Ya da sorunumuzun kaynağı gözümüzün önündeyken fark edemiyoruz....


   Kitabın ikinci bölümünde ise kişisel gelişim ile ilgili ipuçları veriliyor ve bu ipuçlarının arkasından yazar kendimizi daha iyi tanımamın için bir tür çalışma yapıyor. Burada sorular soruyor ve sopruların altında bırakılan  boş bölümleri doldurmamızı istiyor. Bu bölümdeki egzersizler ile kendimizi ve çevremizi daha iyi anlayabileceğimiz içsel bir yolculuğa çıkıyoruz.

 "Biraz gergin görünüyorsun sanki," dedi İlginç Adam.
"Olabilir , biraz düşünceliyim , " dedi Genç Garson.
" Dikkat et genç adam, düşüncelerin hayatının önüne geçmesin. Anın , düşüncelerinin hapishanesine kilitlenmesin. " 

   Damla Selin Batu'ya  beni kitabı ile tanıştırdığı için teşekkür ederim. Çok keyifli bir yolculuk oldu benim için. Kitabın içindeki hikayeleri tüketmemeye gayret ederek yavaş yavaş okudum. İçindeki mesajları okuyabilmek için dinlene dinlene okudum desem yeridir. Bu benim için biraz zor oldu çünkü kitabı elime aldığım zaman hunharca bitesiye kadar elimden bırakmam :))) Fakat hikayeleri ve ilginç adamı çok sevdiğim için tane tane okudum hikayeleri. Kişisel gelişim kitaplarını okuyamıyorum , sıkılıyorum diyenlerdenseniz bu kitap tam size göre.... 




Kozmokitap

Kitabın Adı :Yolculuk
Yazar :Damla Selin Batu
Yayınevi :Altın Bilek Yayınları
Sayfa Sayısı :184


  Hayat, uzun bir yolculuktur. Uzun, arka arkaya sıralanmış vagonlardan oluşan bir tren gibi. Yaşadıklarımız da, trenin vagonları gibi, yaşamımızı evrelere, dönemeçlere, farklı tanıklıklara ayırır. Zaman geçtikçe, yolculuğumuz ilerledikçe, yaşamdaki duruşumuz, hayata bakışımız da değişir. Bazen buğulu bir pencereden bakıyormuş gibi oluruz; bazen berrak bir gece göğünde yıldızları izliyormuşuz gibi…
  Zaman geçer, vagonlar değişirken, biz de içimizde büyüklü küçüklü ukdeler, sevinçler ve keşkeler biriktiririz. Her an kendimizi başka biri gibi hissetmeye adayızdır; her an kendimizden başka birine dönüşmeye de öyle…
  Yolculuk, verdiğimiz kararları, yaşama karşı tutumumuzu sorgulayan, bizi olumlamaya, yaşama karşı güçlü kılmaya yönelik feyz alınacak yaşanmışlıklardan örülü bir ağ; bizler de her vagonda yeni bir farkındalık yaşayacak yolcularıyız trenin…
   Unutmayın, herkesin yolculuğu kendisi için özeldir ama yaşam karşısında neler yapabileceğimiz, sınırlarımızı ve gücümüzü nasıl değerlendirebileceğimiz, kararlarımızı nasıl aldığımızla ilgilidir…
   Yolculuk, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman keyif verici ama çokça öğretici, olumlayıcı öyküleriyle sizi yolcusu olmaya davet ediyor…


                                                            Kozmokitap
Web sitemizdeki fotoğrafların, yazıların izin alınmadan kopyalanması, yayınlanması, alıntı olduğu ve kaynağı belirtilmeden bir takım amaçlar için kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasasına aykırıdır. İzin alınmadan kopyalanan resim ve yazılarımızla ilgili dilekçe ve dava açma hakkımız saklıdır.